• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  BODRUM ŞİFA SANATLARI ATÖLYESİ
Reiki İlahi Aydınlanma
Çok değerli üstadımız İsmail Bülbül'ün Reiki ile ilgili bilgi karışıklıklarına, yanlış ve az bilinenlere son verecek, sorularınızı aydınlatacak bu donanımlı kitabı bir ve bütüne hayırlı, uğurlu olsun...

Reiki ile tanışmaya niyetlenenler, yeni başlayanlar ve ileri aşamalardaki tüm öğrenci ve eğitmenler için referans niteliğindeki bu eserin, başucu kaynağınız olması ve en yüksek faydayı sağlamanız dileğiyle... 


Şifa Çalışmalarında Dikkat Edilecek Hususlar

Sistemleri, kanalları, yöntemleri farklı olabilse de; şifanın kaynağı tek bir bütündür ve her tür şifa çalışmasının gidişatı için dikkat edilmesi gereken ve aslında her şeyde bir yaşam biçimi, öz düstur da olabilen temel hususlar vardır.

Şifa çalışmaları bir takım kurallarla ilerlese de bu onun dualite kalıplarıyla çalıştığı anlamına gelmez, o nedenle başlangıçta ne kadar zor da olsa hayatımızın belki de %99.9’unu oluşturan kalıplardan çıkıp, bir şekilde onların ötesinde olana onları yaratana bakma sorumluluğu, cesareti ve açıklığını bulabilmemiz gerekir. Bu hepimizin içinde olup çiçek açmayı bekleyen bir güçtür.

İnanç, düşünce ve niyet, yeterince güçlü ve sürekli olduğunda benzer frekanstaki enerjiyi, madde olarak tezahür ettirme gücü olan anahtarlardır. Niyet, inanç ve düşüncelerimiz çok çeşitli içsel ya da dışsal kaynaklardan etkilenebilir ve her an dönüştürülmeye açıktırlar. Reiki şifası ya da başka bir tür şifa almak için bilinçli olarak ona inanmanız gerekmez kaldı ki şifada bilinç dışı süreçler bazen daha etkin olabilir; ama bilinçli olarak odaklanmanın ve bu yönde bir niyet ve inanç geliştirmenin şifayı olumlu etkileyebileceği de aşikardır.

Şifa; bir rica, minnet, zorlama işi değil, özgür irade, hak ediş, rıza, istek, farkındalık, çabaya da tabi bir kader ifadesidir. Şifa almak istemeyen bir insanı buna zorlamak istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Şifada zararsızlık ve egoyu geri çekme prensipleri öncüldür. Şifa; tam zamanı geldiğinde, en doğru şekilde, en doğru kanaldan, en doğru miktar ve nitelikte bir ve bütünün bilinciyle akar. Biz ancak, istersek ve istenirse yardım teklifi sunabilir ve bunun gerektirdiği sorumluluğu kendimizce alırız, gerisi bizim bilgimiz ve sorumluluğumuz dahilinde değildir.

Şifanın kaynağı dışta, maddede, tözde, yansımada değil içte, özde, manadadır.

Dolayısıyla kaynağı, içte olanı,  en yakını, kendi kendinizi şifalandırmadan dünya üzerindeki hiçbir şeyi şifalandıramazsınız (genellikle tam tersini deneyip bu nedenle sonuç alamıyoruz ya da sadece kısa süreli değişimler, yansımalar sağlayabiliyoruz) Parça, bütünü de taşıdığından sadece siz dünyanın değil; tüm dünya ve var olan her şey de sizin içinizdedir. Önce kendi şifasını gözeten ve bu nedenle bir çok kez “hayır” demesini öğrenmek zorunda kalan bir insan kimilerine bencil gelebilse de aksine bu arayış tüm varoluşa karşı en temel sorumluluğumuzdur; ancak kendi mumunu yakan ve onu koruyabilen bir insan diğerlerine ışık olabilir. Kendini gölgesiyle beraber bütünden kucaklayabilen insanın kabı çok geniştir, her rengi içerir, her şeyi kucaklayabilir, o artık neyin ne olduğunu ve nereye nasıl doğal yoldan gidileceğini bilir. Tüm şifa çalışmalarının ve tekamülün zemini de budur. Şifacılar bu maddede sıkıntı yaşayıp aşamadıklarında tükenme durumuna gelirler.

Pek çok faktöre bağlı olarak bazen çıkış yolu görülemez, bastırılır, ötekileştirilir. Blokajlar, çocuklukta ya da genellikle daha derinde yerleşmiş ve üzerine eklenen her durumla beslenmiş dirençli, olumsuz bilinç dışı çekirdek kalıplar olduğunda, kişi şifayı kabul etmeyebilir, görünürde şifayı ister ama hastalık durumunun ona sağladığı avantajlar varsa bunları kaybetmemek için şifayı sabote edebilir ya da kişi şifa isteğindedir, fakat hastalığı yaratan koşullarla sahte konfor alanından çıkıp mücadele etmek istemeyebilir, çıksa da gerekli süre dayanamayabilir. Fakat, temelde herkes kendi kendinin şifacısıdır. Sebepleri de, çözümü de, çözümü sağlayacak kaynakları da kendi elinin altındadır. Sorumluluğun şifacıya atıldığı, şifa sürecine ya da şifacıya sihirli değnek gözüyle bakıldığı, şüphe, korku gibi içeriklerle yol alınmaya çalışıldığı, varlığın farklı görev alanlarının birbiriyle çatıştığı durumlar şifayı sakatlayabilir. Bu durumlarda kişi düzelir gibi görünebilir, ama pek yol kat edemez, gelgitler yaşanır. Bu durumda dengeli, kökten, bütünsel, sağlıklı bir şifa gerçekleşmeyebilir. Bu nedenle şifa çalışmalarında çok çeşitli şifa tekniklerinin yanı sıra bilinç dışı çalışmaların ve şifa alanın bilinçlendirilmesinin önemi de hayatidir. Olumsuz bir yapıyı temizlemeden üzerine olumlu bir yapı inşa etmek, bireyi bilgilendirmemek uzun vadede sağlam bir temel oluşturmayacaktır.

Şifacıların empatiyle fakat sempati kurmadan, şefkatli fakat belli ölçülerdeki mesafeleri ve alanları koruyarak özdeşleşmeden fakat samimi bir hakikatle çalışabilmesi başka bir deyişle kendi ve ötekilerin insanlık dramlarını ve şenliklerini içine çekmeden soluyabilmesi bütünsel temizlik, denge ve sağlık için çok önemli bir parametredir. Bu parametre egoyu yoldan çekmeye çalışan kanallar ve şifacılar kadar, bu konuyla ilgilenen herkes için mühimdir.

Şifa süreci durgun, mutlak, tek yönlü bir süreç değil birbirlerini etkileyen alıcı, kaynak ve kanalın niteliklerinden oluşan bir dinamik ve ilişkidir. Bizim alıcı ve verici olarak sorumluluğumuz ilahi kaynağın mümkün olduğu kadar saf, temiz, yorumsuz, müdahalesiz bir biçimde bizden akabilmesine izin vermek, teslim olarak, alıcı ve açık biçimde kaynağı tevekkül ve hamd ile buyur edebilmektir. Bu, şifa çalışmalarında farklı kılıflara bürünebilen egoyu kenara çekebilmek demektir. Bu da yine mümkün olduğu kadar perdeyi aralayıp dualiteyi daraltarak frekansı yükseltmek ve kendini ne gelirse O’na emanet etmekle gerçekleşir.

Ahu Birlik

www.varolus.com


Yorumlar - Yorum Yaz