• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  BODRUM ŞİFA SANATLARI ATÖLYESİ
Reiki İlahi Aydınlanma
Çok değerli üstadımız İsmail Bülbül'ün Reiki ile ilgili bilgi karışıklıklarına, yanlış ve az bilinenlere son verecek, sorularınızı aydınlatacak bu donanımlı kitabı bir ve bütüne hayırlı, uğurlu olsun...

Reiki ile tanışmaya niyetlenenler, yeni başlayanlar ve ileri aşamalardaki tüm öğrenci ve eğitmenler için referans niteliğindeki bu eserin, başucu kaynağınız olması ve en yüksek faydayı sağlamanız dileğiyle... 


Taç Çakra Semavi Kanalımız


Bu ay 7. çakrayla yolculuğumuzu tamamlıyoruz.

Bin yapraklı lotusla, başın üzerinde ışıklı bir haleyle sembolize edilen Taç / Tepe Çakra, en hızlı dönen en yüksek frekansta titreşen çakra olarak, sistemin tacı, bir nevi toplamı, ana şalteridir.

Eterik bedende üç boyutlu olarak, başın tam üst ortasından yukarıya denk gelir biçimde açılan bu uhrevi kanalımız; fizik bedende, hipotalamus, merkezi sinir sistemi, beyin, beyincik, rna, dna, serebral korteks ve omurilik soğanından sorumludur.

Metafizik beden ve mana aleminde taç çakra; vecd halleri, aydınlanma, olma, kendinden büyük resmin farkına varma ve ilahi iletişimle ilgilidir. Bu çakra, nirvanik aura, ışık / ruh elementi ve idrak ile bağlantılı olup, rengi beyazdır. Tasavvufta taç çakra, saflaşmış, ruha yaklaşmış nefsin ve kemalata ermiş insanın mekanı olarak Nefs-i Kamile / Nefs-i Safiye olarak adlandırılır.

Yeni doğanlarda bıngıldak dediğimiz kısım, hafif tümsek bir çıkıntı şeklindedir ve doğumdan kısa bir süre sonra burası düzleşir, bu ilahi bir kısma, kapamadır. Ana kaynakla bağlantı taç çakra olduğundan, diğer çakralar da bunu takiben bir miktar objektif kısmına uğrar, ‘unuturuz’, daha sonrasında da ‘dış kaynaklar’ odaklı (aile, eğitim, toplum, kültür, çevre vs.) etkilenmelere negatif ve pozitif olarak açılır ve bunları da içselleştiririz. İşte ruh varlığının bu dünyada insanı deneyimlemesi, tekamül, hatırlama, öğrenme, olgunlaşma, aydınlanma, şifa, dönüşüm yolculuğu da böyle başlar. Yeni doğan, O’nunla ve tüm varoluşla birdir, bütündür, okyanustan ayrı değildir ama bu biçimde yolculuğumuz, biliş ve olmamız başlayamaz.

Tekamül için ikilik sisteminin, sınırların, ayrılık zannının, perdelenmenin, kendini okyanustan ayrı sanan damlanın, aydınlık ve karanlığın, zahiri düzeylerin devreye girmesi gerekir. İnsanda nefs güçlenir, karakter, kişilik, benlik, belli çekirdek içerikler vs. oturur. Daha sonradan özün güçlenmesi için bunlarla yürünmesi de zaten şarttır. Dönüş yolculuğunda ise kademe kademe nefs arınır, şahadet başlar, perdeler kalkar, insan bardağı kırmadan, çatlatmadan okyanusla bir olur, dünyevinin içinde uhreviyi, birliğin içinde farklılığı, farkın içinde birliği yeşertir, batıni düzeyde aydınlığında, karanlığında içindeki ışıkla muhattaptır, zahirideyse bulunduğu yerden üslubunca işlev görür. Tüm yaşamlar rengarenk bir dönüş yolculuğudur ışığa, sevgiye yani; bildiğini olma yolculuğudur. Bebekliğin saf halinden bilgeliğin saf halinedir bu gidişat. Bebek ve kamil insan birbirine benzetilir, ama nitelik olarak farklıdır; arada ömürler boyu farklı mertebe, hal ve duraklar vardır. Yani her kamil insan, bebek saflığındadır ama her bebek, insan-ı kamil doygunluğunda değildir! Bazı aydınlanma halleri yaşıyor olmamız kemalata erdiğimiz anlamına gelmediği gibi, her problem çözümünde de taç çakramız sürekli aynı açıklıkta değil ve hiçbir şey yolun sonu da değildir, çünkü aslolan yolculuktur. Beyaz tümü yansıtır, siyah ise tümü emer. Bu alemde ışık, 7 ana renk tayfına ayrılır, hepsi ışığa maruz kalınca kendinde baskın olanı dışarı verir ve bu, bizim gördüğümüz renk olur. Işığın gökkuşaklı bu yolculuğunu tekamül açısından tefekkür etmenizi dilerim.

Taç çakrayı kirleten şey, bu dünyada tutunduğumuz, şehvetle sahiplendiğimiz, aracı amaçlaştırdığımız her şeydir. Bu eşimiz, işimiz, çocuğumuz, dünya görüşümüz, evet ben buyum ya da değilim dediğimiz zihin, duygu ve bedenimiz dahil her şey olabilir. Bunların kaybında neredesiniz? Siz yokken ne var? Ya da tüm bunlar ne ile var? Burada bağlılık ve bağımlılık ayrımını, perdelerin kalınlığını, inceliğini, dengeyi çok iyi idrak etmemiz gerekir.

Sistemi temizlemede bir el taç çakradan hiç kalkmaz, dengelemedeyse taç çakra boştadır, ışık alandır taç dengesi sistemin kendidir, tümüdür. Bu bile üstüne tefekkür edilesi bir konudur.

Reiki’ nin diğer enerjilerden farkını özellikle bu çakrada belirtmeden geçmek istemem. Reiki taç çakra kaynaklı olduğundan herhangi bir nefsani yanlış uygulama, çaba, yönlendirme, dengesizlik, sertlik vs. içermez ya da inanca bağlı değildir. İnisiyasyonda taç çakradan başlanarak tüm çakralar açılır, dengelenir ve kaynakla bağlanır, böylelikle size ilk kısımda anlattığım dönüş yolculuğuna nasibinizde varsa başlatır, bunun içinde zahiri kurallar ve vesileler tabii ki vardır. Öte yandan kök çakra ya da diğer kanallı enerjilerle çalışmanız, taç çakranın açılacağı anlamına gelmez ama taç çakra açıldığında zaten tüm çakralar beslenir ve alt çakralarda kökten enerji almaya başlar, bu pek çok açılımı olan çok boyutlu önemli bir husustur.

İnsan eşittir ama özeldir de. Yaradan bize sıfatlarından ve esmalarından en geniş yelpazeyi, ruhundan buseyi, her türlü yardımı, bu muazzam deneyim, bilinç okyanusu ve aşk yolculuğunu bahşetmiş. Bizde bu akla, gönle sığmazı kabul etmişiz. Rüyanın hakikatine varmayı, ölmeden önce burada uyanmayı, tamamına erdirmeyi, hem tanrısallığını hem acziyetini bilmeyi, ahlakıyla ahlaklanmayı, layık ol’mayı nasip etsin.

Peki bunu nasıl yapacağız? Sevgimizle… Hepimize ışıl ışıl bir Ağustos dilerim.

 
Ahu Birlik

www.varolus.com

 


Yorumlar - Yorum Yaz