• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  BODRUM ŞİFA SANATLARI ATÖLYESİ
Reiki İlahi Aydınlanma
Çok değerli üstadımız İsmail Bülbül'ün Reiki ile ilgili bilgi karışıklıklarına, yanlış ve az bilinenlere son verecek, sorularınızı aydınlatacak bu donanımlı kitabı bir ve bütüne hayırlı, uğurlu olsun...

Reiki ile tanışmaya niyetlenenler, yeni başlayanlar ve ileri aşamalardaki tüm öğrenci ve eğitmenler için referans niteliğindeki bu eserin, başucu kaynağınız olması ve en yüksek faydayı sağlamanız dileğiyle... 


Kök Çakra Yerlerin Gücü Adına

Aura ve çakralarla giriş yaptığımız yazı dizisine her ay bir çakrayı ele alarak devam ediyor ve kök çakranın yakut kırmızısı diyarlarına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz…

Kök çakra bizi maddeye bağlayan temel kanalımız; üç dünyevi çakramızdan birincisi, dalga boyu en geniş, en ağır titreşen, metafizik olarak gözün ilk gördüğü renk olan kırmızıyla, toprak elementi, doğa, dünyanın manyetik alanı, eterik aura ve koku duyusuyla ilgili olan çakramızdır.

“Refloksolojiden bildiğimiz üzere ayaklar, bedenin tüm haritasını barındırır ve tüm bedenin yükünü taşıyanlardır, aynı zamanda kök çakra topraklama kanalımızdır fazla, negatif enerjiyi minör çakralar olan ayak taban çakraları yoluyla boşaltır, topraktan ayaklar yoluyla enerji çekeriz.”

Kök çakra, cinsel organlardan ve kuyruk sokumundan aşağı açılan ve yerlerle bağlanan kanalımızdır. Fizik bedende ayak tabanları, ayaklar, bilekler, bacaklar, kalça, cinsel organlar, kalın bağırsak, kan yapımı, kas, kemik, iskelet, eklem, bağ doku ve tendonlarla ilişkilidir. Yönetici hormonu; adrenalin, sistemi; boşaltım sistemi, duygusu; güvendir. Metafizik evrende ise, dünyevi, materyal alanları yönetir; hayatta kalma, soyunu devam ettirme, köklenme, aidiyet, merkezlenme, ilerleme, barınma, güvenlik, rızk gibi temel ihtiyaçlar, fiziksel sağlık, güç, “savaş ya da kaç “konularıyla ilişkilidir.

Kök çakranın az ya da çok çalışması ve uyumsuzluğu fizik ve metafizik olarak bağlı olduğu konularda pek çok sıkıntıya sebebiyet verir. Reiki’nin temel işlevlerinden biri tüm sistemde ve ayrı ayrı temizlenme, dengelenme ve ilerleyişi sağlamaktır. Kök çakrayı sıkıntıya sokan temel konu korkulardır. Korku-güven hattındaki her türlü tefekkür, meditasyon ve şifa çalışması kök çakrayı onarır. Şöyle bir baktığınızda kök çakra konularının hepsinin; dönüşüm, aydınlanma, şifa ya da adına her ne derseniz çok boyutlu olarak tüm bu alanlarda güven gelişimiyle epey alakalı ve yaşamda ilerlemek için olmazsa olmazlar olduğunu göreceksiniz.



Burada önemli birkaç şeye değinmeden geçemeyeceğim; kök çakraya bağlı olan adrenalin hormonu, stres ve korku bizi tehlikelerden koruma, uyarma, savunma işlevi de görür ve yaşamda kalmamız, gelişmemiz için son derece gereklidir, fakat biz her gün taş devri atalarımızdan çok daha fazla, hızlı ve gereksiz bir biçimde kök çakra aktivasyonuyla, korkunun endişeye dönüşmüş halleriyle işlevi bozuyoruz, bu da zamanla kök çakranın savaş ya da kaç tepkilerinde anomalilere, hiperaktivite ya da atalete sebep oluyor. Meditasyon sadece üst çakraları ilgilendirmez kök çakra için de birçok nedenle önemlidir.Bir diğer konu kök çakrada bağlılık ve bağımlılık ayrımı… Kök çakra içgüdüseldir, bir nevi sürüngen beyinle ilişkilidir, fakat unutulmamalıdır ki bir gün size hayat veren şey, bağımlılık haline geldiğinde, merkeze konulduğunda, sizi özünüzden perdelediğinde, araçları amaçsallaştırdığınızda yani gücünüzü, ışığınızı bağladığınızda sizi yalpalatabilir, temel yasalardan kopartır ve “öldürebilir.” Ayrıca, kök çakra çocukluktan, geçmişten ve soy zincirinden yaralar taşıdığından ata, ebeveyn, aile ve karma çalışmaları özellikle ilksel önemdedir. Boşaltım sistemi için vermemenin, bırakmamanın, tutunmanın ne gibi fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal sorunlar yarattığını da lütfen tekrar tekrar düşünelim bu çakrada. Öte yandan kök çakra, Maslow Hiyerarşisi’nde temel ihtiyaçlar olan ilksel basamağı temsil eder, bu sebeple kök çakra ihtiyaçları ve konularında (kişisel gelişim) belli bir ilerleme kaydetmeden ruhsal gelişim mümkün değildir. Kökleri sağlam temele oturmamış bir ağaç büyüyüp gelişemez. Kadimlerin bu konudaki; ‘yerler ve gökler birdir’, ‘aşağısı nasılsa yukarısı öyledir’ ya da ‘başın ne kadar göğe ererse köklerin de o kadar derinlere gitmeli’ anlayışlarını kök çakra içinde tekrar tefekkür edelim. Bir diğer konu; kök çakranın proteini temsil etmesi… Biz bütünsel varlıklar olarak nasıl ki elementlerin bir bütünü, dengesi ve aşma potansiyeliysek, medeniyet geliştirme, fiziksel güç ve dengeli sağlıkta proteini sağlamak durumundayızdır. Proteinin fiziksel protein dışında metafizik olarak neyi temsil ettiğini tefekkür etmeyi size bırakıyorum. Koku duyusu ise, diğer tüm duyularımız içinde en temelidir; ilk bağlar kokuyla kurulur, iki benzerin farkını kokuyla ayırt ederiz, kötü işler döndüğünün kokusunu alırız mesela ya da kokuyla en hızlı biçimde en derin anılarımıza gideriz. Bunlar kök çakra nimetleridir… Kök çakra konularına çalışırken, belki koku duyunuza ve kök çakrayla rezonansa giren veçhelere özen göstermek istersiniz.

Çakralar arasında hiyerarşi yoktur, hepsi apayrı, eşsiz önemdedir ve bir sistemin tam potansiyelinde işleyişi için tekamüle ve uyuma tabidir. Kök çakra her çakra ile dengelenebilse de temel dengesi zihin yani alın çakrası dediğimiz 6. Çakramız olan 3. gözle yapılır. Bu madde mana, yer gök dengesidir ve son derece önemlidir. Bu dengesizlikte -çok açılmış bir 3. Göz ve yetersiz bir kök çakra senaryosunda-yaşadığımız şey; maddi düzeyden kopukluğun getirdiği kaçışlar, illüzyonlar, zihinsel projeksiyonlardır. Tam tersinde -fazla çalışan bir kök çakra ve az çalışan bir 3. Gözde- yaşadığımız şey; maddi düzeye aşırı bağlılık, maneviyattan yoksunluk, endişe, paranoya vs. gibi durumlardır.Dengede renkler kontrasttır (indigo ve kırmızı) çünkü yaşamın anlamı, tadı ve amacı kontrastların dengesiyle tam yerini bulur. Yani üçüncü gözden yoksun bir kök çakra ne kadar dünyevi konularda başarılı olsa da basireti bağlıdır. Ya da kök çakra gücünden yoksun bir 3. Göz ne kadar açılmış olursa, ne kadar bazı psişik güçleri kullanabiliyor olursa olsun olsun topraklanmış değildir, tehlikeli yerlere gider ve gönül gözüne, bilgelik yoluna, hakiki ruhsal gelişime uzaktır. Varoluştaki en önemli temel şeylerden biri; bir şeyin kendi niteliği ve niceliğinden ziyade o şeyin bütünle olan bağlantısı, yeri ve dengesidir. Ben bu nedenle bütüncül çalışmaları ve dengeye ayrı bir önem atfeden Reiki’yi, çok çabuk kayan dengemize uyumlanma sağlayan bu konudaki çalışmaları özellikle önemli buluyorum.

Şayet yolunda tekâmül ettiysek, bu yaşam dilimi sonlanır yolculuk devam ederken, zahiri olarak azalır gibi görünen kök çakra enerjisinin üst çakralarda aktive olduğunu ve bizi tüm güzelliğiyle geçişe hazırladığını düşünmeyi seviyorum.

Kök çakrayı imgelerken yakut kırmızısı, davul ritimleriyle,muhteşem işleyişi ve eşsizliğiylefizik bedenimi hissediyorum.

Kocaman kırmızı bir toprak nefesi çekiyorum şükranla. Doğanın, bu dünyanın, burada olma anlam ve amacımın bana bahşedilen tüm nimetleriyle, araçlarımın tamlığı ve güveniyle, sıcaklığı ve mis kokusuyla, bereketi ve sağlamlığıyla, dönüştürücülüğü ve kucaklayıcılığıyla şükrederek kucaklanıyorum.

Nefesimi verirken tüm korkularımı bırakıp, nefsimi affediyorum. Atalarımın, benden önce gelenlerin, tüm yaşamın, köklerin, geçmişin hikmeti ve gücüyle aydınlanıyor ve tertemiz, özgür, şükran dolu bir nefes veriyorum bütüne.

Verdiğim nefesten sorumluyum, kırmızımdan sorumluyum, kök çakramdan sorumluyum onlara güzel bakın ki onlar da size güzel baksın. Kök çakranın tüm ışıltısıyla dolup taşan capcanlı bir ay diliyorum hepimize.


Ahu Birlik

www.varolus.com

Şubat 


Yorumlar - Yorum Yaz