Zamanında H.Takata Reiki’yi Japonya’dan Amerika’ya adapte etmek için tüm Reiki hikayesini (özellikle M.Usui’ye ait olan kısmı) değiştirdi. Yakın sayılan dönemlerde Japonya’ya gidip erişilemeyen bilgilere ulaşmak için hummalı araştırmalar yapanlar sayesinde ve devamında bu ve bunun gibi şeyler ortaya döküldü (Japon toplumu ki; özellikle bu gibi konularda daha da bir azınlıktan bahsettiğimizi ve çok kapalı olduğunu göz önünde bulundurun) ama biz hala kitaplarda hiç olmayan Reiki hikayeleri okuyoruz. Dahası hiç olmayan çeşitler, süreçler, seviyeler, semboller, teknikler görüyoruz. Takata’nın vefatıyla işler daha da karıştı ve 80 sonrası iyice arap saçına döndü. Bunları araştırmayı size bırakıyorum, kaynaklar mevcut ve zaten çok yazıldı çizildi. Asıl konu şu; pozitif yönden ya da olması gereken oluyor, var bunun da hikmeti şeklinde bakarsak Reiki’nin daha geniş kitlelere, daha külfetsiz ve hızlı yayılıp ulaşılır olması ya da dersler çıkarmamız, denge vs. namına bu olanlara hayırlı diyebiliriz evet. Fakat özellikle yeni çağ dediğimiz döneme girmemizle bu pozitif niteliklerin karanlık tarafına da çokça düşüldü. Nasıl mı? Her derin meditasyon, inziva ya da çalışma vs. sonrası insanlar kanal olmaya, birtakım enerjilerin anası babası olmaya, kendine göre sembol, teknik, inisiyasyon şekli, kurallar çıkarmaya başladı. Böylece Reiki’den sayısız Reiki çeşidi türedi. Dahalarla, farklılıklarla kabaran egolar karıştı birbirini buldu ve bunlar placebo ve inanç etkisiyle çalışır oldu halen de ve belki de çoğalarak böyle devam ediyor.
Maddi manevi ego, iyi niyet kötü niyet fark etmez burada kocaman bir pencere açmamız şart o da manevi yolun ve bilincin gerekleri! Demem o ki; yanlışlıklar, eksiklikler, usulsüzlükler silsilesinde hele ki yaşamımızı 4 boyutta zincirleme etkileyen bu konuda hem meyledenlerin, hem zannedenlerin, hepimizin sorumluluğu var. Reiki alacakları, almış olanları ve özellikle öğretmenleri bu konuda daha sorumlu olmaya davet ediyorum. Enerji alanınıza inisiyasyona tabi bir müdahale olduğunda bunun doğru biçimde olması ve öyle devam etmesi şart. Çünkü iki taraf için de eksik, yanlış bir aktarımın hem maddi hem manevi etkisi vardır ve bunun düzeltmesi de baştan doğru yapmaya nazaran hiç kolay değil. İnisiyasyon hem bir süreçtir, hem de teknik ve ruhsal bir artarımdır yani enerjileri soyut algılasak da her şeyin bir şekli şemali vardır ve kim olursak olalım kafamıza göre eğip bükemeyiz, şayet öyle olursa uyguladığımız şey Reiki olmaktan çıkar ve başka bir şey olur. Anladığınız üzere birçok çeşit yok bir tane var ve onun da her şeyi belli ve yeterli sadece bu temeller dışında varyasyonlardan bahsedebiliriz.
Peki neden aksi oluyor? Açık ya da gizli, maddi ya da spirituel ego diyebilirsiniz evet. Benim görüşüm; özellikle Batıdaki tüm sistemler Doğu’dan devşirme olduğu için derinlik algısı, kadim bilgelik ve birtakım rabıtalardan uzağız çok hayati unsurlarda. Bireysel sistemlerimiz de bunu merkez aldığında sorunlar ortaya çıkıyor. O nedenle de çok sık vurguluyorum; Reiki bir anahtar ama onun altını hakikat / öz bilgisi, mistik ilimler, batıni gelenekler ve ilim irfanla doldurmazsanız ya da sizi buralara açmazsa bir noktada yalpalarsınız. Bununla ilgili “Reiki’de Tasavvuf Ekolü” başlıklı yazıma bakabilirsiniz. https://varolus.com/reikide-tasavvuf-ekolu/
Tüm bir yaşam yolculuğu ister bilinçli ister bilinçsiz yahut gelgitli olsun temelde manevi sonsuz bir yolculuk. Ve bu yolculuğa eşlik eden daha alt prensipler yani; sayısız surette araç ve rehber var. Yolculuğun ve yolcunun salimliği için sanılanın aksine öncelikle belli yönergeler, yol yordam, eşik tutucular, çerçeve, kurallar var ve bunların gidişatına göre de sonuçlar. İlim bunlardan ilki. Gönülse diğeri. İlkini atlar tersten başlamaya kalkar ya da burada bir sapma ya da yetmezlik olursa gönül sakatlanır. Kanat için omurganın sağlamlığı şart yani. Çift kanat ve sağlam basmak da uçmak için şart. Ayak izlerinden gitmekse en kesin ve kestirme yoldur bu konuda. Kafama göre uçarım şeklinde belli erdemleri ve gerekleri yok saymak hangi seviyede olursanız olun manevi yolda en çok karşılaştığımız, bedelleri olan bir yanılgı. Hatta liyakat arttıkça buna çok daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Ikarus mitine bu açıdan tekrar bakmak isteyebilirsiniz.
“İlmimi arttır” ve “gönlümü genişlet” ne güzel dua. O ilim ve akıl arttığında ne pusula şaşar, ne sapla saman karışır, ne rabıta zayıflar, ne zarar verilir, ne edep ve etik bozulur, ne erdemler yiter, ne de zannedilip kaybolunur. Mevlana’nın dediği gibi; “Sevgi dahi ilim neticesidir.” Gönül genişleyinceyse dikenden gül derme ve simya işi mevzu bahis. Sağlam bir manevi/mistik/ruhsal gelenek, disiplin ve eğitime tabiyseniz ve denileni işitiyorsanız zaten ilminiz sağlam gönlünüz açık ve hizalıdır ve belli şaibeli şeylere meyletmez, araştırır, türlü biçimde uyarılır, dönersiniz.
Ahu Birlik
www.varolus.com