• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  BODRUM ŞİFA SANATLARI ATÖLYESİ
Reiki İlahi Aydınlanma
Çok değerli üstadımız İsmail Bülbül'ün Reiki ile ilgili bilgi karışıklıklarına, yanlış ve az bilinenlere son verecek, sorularınızı aydınlatacak bu donanımlı kitabı bir ve bütüne hayırlı, uğurlu olsun...

Reiki ile tanışmaya niyetlenenler, yeni başlayanlar ve ileri aşamalardaki tüm öğrenci ve eğitmenler için referans niteliğindeki bu eserin, başucu kaynağınız olması ve en yüksek faydayı sağlamanız dileğiyle... 


Çakra

 Sanskritçe “tekerlek”, “ateş çarkı” anlamına gelen çakralar; fizik bedenin, vücudun belli bölgelerine, organ, sistem, bezlerine, duygu, zihin, ruhsal durumlarına tekamül eden ve bunların idaresinden sorumlu olan, saat yönünde, kendi dönüş hızı titreşimlerine sahip, önlü arkalı yer alan, fakat enerji beden üzerindeki enerji merkezleridir. Çakra sistemi; çakralar ve onların bir bütün halinde uyumlu işleyişinden, varoluştan aura yoluyla alınan enerjiyi omurilik enerji kanalı vasıtasıyla bedenin tüm ilgili kısımlara dağıtmadan ve geri dönüşümü yine auraya iletmeden sorumlu olan ve aura sistemine benzer şekilde çalışan sistemdir.
 
Pekçok yardımcı minör çakra ve veçheyle beraber çalışan sistemi, temelde 7 ana çakramız belirler. İkincil çakralar (avuç içi çakraları, ayak tabanı, diz arkası, kulak, göz, köprücük, timus önü ve bazı organ noktaları vs.) kadim Çin tıbbından beri meridyen kanallarının kesişme noktaları olarak nitelendirilen ve bugünde akupunktur tedavisinde kullanılan noktalardır. Aynı zamanda çakralar, herbiri kendi frekanslarıyla eşleşen renk, ses, element, nota, yağ, form, alan vs. gibi veçhelerle de rezonansa girebilirler. Avuç içi ve ayak tabanı çakralarımız enerjinin aktarılması (kanallık), salınması, topraklanma gibi işlevlerle önplana çıkan iki çakramız olması sebebiyle ayrıca önemlidir.
 
Çakraların farklı görev, nitelik ve kontrol alanları olmasına rağmen tek bir çakradaki az ya da fazla çalışma, tıkanıklık, dönüşteki sıkıntılar ve enerji dengesizliği blokaj yaratarak nihayetinde komşu çakralardan başlayarak tüm sistemi olumsuz etkileyecektir. Bütünsel bir sistem olan yapımızda önemli olan çakraların tek başına ne kadar, nasıl çalıştığı değil; hep beraber düzenli bir sistemi oluşturur şekilde nasıl çalıştığı, bir hizzada olup olmadığıdır. Buna örnek olarak günümüzde spiritüel çalışmalarda sıklıkla görülür biçimde, diğer çakraları ihmal ederek bilinçsiz zorlamalarla sadece üçüncü göz çakrası vs. üzerine yapılan yoğun çalışmaların nasıl sıkıntılı sonuçlar doğurduğunu verebiliriz. Öte yandan bazen bir çakrayla ilgili olduğunu düşündüğümüz bir sıkıntı tamamen başka bir alanla ilgili olabilir ve genellikle de bütünsel bir sorun yaratır, dolayısıyla sağlıklı ve dengeli çakra çalışmaları da parçalı ve tek alanda yoğunlaşma şeklinde değil, bütünsel olmalıdır.
 
 Çakralar da aura gibi çok küçük yaşlardan itibaren çeşitli sebeplerle kirlenebilir, dengesizleşir ve tıkanabilir. Bilinçaltına yerleşmiş çekirdek zihinsel / duygusal kalıplar, bilinçdışı baskılar, travmalar, hastalıklar, stres, dış etkenler vs. niteliklerine göre rezonansa girdikleri çakraları etkiler, sağlıksız çakra ve aura sistemi de bu nedenlerin doğuşunu tekrar tekrar besler ve bu  durum içinden çıkılmaz bir kısır döngü haline gelir.
 
Tepe / taç çakradan giren enerji bu çakranın herkeste -belli sebeplerle, belli ölçülerde- doğumdan kısa bir süre sonra kapanmasıyla zaten sekteye uğrar. Varoluşla bağımızın ve varlığımızın belli bir plan doğrultusunda ve oranda perdelenmesinin temellerinden biri de, taç çakradaki bu “odak kısılması”dır. Reiki de tepe çakra dahil, kalp çakrası, şifa kanalı olan ve kalp çakrasına bağlı avuç içi çakraları dahil tüm çakra blokajları temizlenir, dengelenir çakra sistem uyum ve akışı sağlanır. Çakraların -bazı kaynaklarda yer aldığı ve yanlış anlaşılmalara sebep olduğu üzere- tamamen kapalı olması durumu söz konusu değildir, lakin enerji hatları tamamen çalışmayan bir bireyin yaşaması söz konusu olamaz. Başka bir deyişle aura ve çakralar durduğunda, ruh tesirini candan çekmiş ve bildiğimiz anlamda fiziksel beden yaşamını testlim etmiş, öze dönüş vuku bulmuştur.
 
Rahatsızlık; enerjinin olması gerektiği nicelik ve nitelikte akamaması, sıkışması ve dengesizleşmesi sonucunda çok boyutlu bütünsel sıkıntılara sebep olmasıdır. Aynı durum nefes için de geçerli olup nefes terapilerinin temelini oluşturmakla birlikte asıl sorun bizim negatif içeriklerle doğal akışa izin verememizdir. Tüm enerji çalışmalarının amacı da bu negatifliği pozitife, doğal ve ana kaynağına uyumlamak, onunla dengelemektir.
 
Kişi temel olan alt çakralardaki problemlerini şifalandırmadan üst çakralar için de yeterli enerji, dönüşüm, denge ve faaliyeti sağlayamaz, çakralar arasında kati bir sistem, denge ve akış  sözkonusudur. Sıklıkla sanılanın aksine; “yükseliş”, sadece yüksek çakralara çok çalışmakla sağlanmaz, temeli sağlam oturtma ve alt çakraların da önünü açma, onları dengelemeyle vuku bulur. Sağlıklı çakra ve auralar da -günlük olarak bile- bir çok sebeple kirlenir ve birikme olmaması için parlatılmaya, üzerinde çalışılmaya, yoklamaya ihtiyaç duyarlar. Reiki tüm bu rutin temizlik, kontrol ve dengelemeleri sağlar. Yani hiçbir zaman aura / çakralar genişledi, uyumlandı, akış sağlandı iş bitti gibi bir durum söz konusu değildir onların öyle kalması ya da gelişmesi sizin çabanıza bağlıdır.
 
7 temel çakra ve niteliklerine de kısaca değinmemiz gerekir;
 
 KÖK ÇAKRA: Tüm çakralar gibi eterik bedende ve önlü arkalı biçimde (3 boyutlu düşünmek daha doğru olur) apış arasında yer alan bu temel çakra; dünya, doğa ve elementlerle olan bağımız, topraklanmayı da sağlayan ana merkezimizdir. Rengi kırmızı olup, eterik beden ve koklama duyusuyla ilişkilidir. Tüm maddi / materyal / dünyevi konularla beraber, temel dürtüler, hayatta kalma, yaşama, soyunu devam ettirme içgüdüleriyle, güvenlik, savunma, bireyselleşme ve merkezlenmeden kaynaklanan bütün süreçleri, temel sağlık, fiziksel güç ve beden yönetimi gibi konuları yönetir. Korkudan türeyen öfke, endişe, değersizlik, depresyon, bağımlılık, güvensizlik, atalar (soy) vs. gibi konuların ortaya çıktığı ilk merkezdir. Bu frekanslar kökte halledilmezse daha üst çakralara farklı şekillerde tercüme edilir ve sirayet eder. En düşük frekansla, yoğun titreşen bu çakra üreme sistemiyle beraber, adrenalin hormonu, kemikler, kaslar, kan yapımı, omurga, kuyruk sokumu bölgesi, kalın bağırsak, ayak ve bacaklardan dolayısıyla ilerlemeden de sorumludur. Kök çakranın çok ya da az çalışması, akışının bloke olması, diğer çakralarla uyumsuzluğu kendine has ve tüm sistemi etkileyecek pek çok fiziksel / duygusal / zihinsel / ruhsal rahatsızlık şeklinde izlenir.
 

 SAKRAL / HARA / DALAK / CİNSEL ÇAKRA: Göbek deliğinin 2, 3 parmak aşağısında alt karınla göbek arasında kalan bu merkez; yaşamın ve nefesin merkezi (Japonca “tandem”) olarak da adlandırılır. Enerjinin toplandığı alandır. Kişisel benliğin, duyguların, kendimizle olan ilişkimizin ve cinselliğimizin merkezidir. Verme-alma dengesinden, bolluk bereketten, yaşam zevki ve enerjisinden, neşe ve canlılıktan, cesaret, değer, yaratıcılık, üretim, duyarlılık, şefkat, hassasiyet, yargılama, suçluluk, arzu ve tutkular, endişeler, çekirdek kalıplar, güç ve kontrol oyunları, bağımlılıklar gibi pek çok konudan sorumludur. Bununla beraber affetme, kabul, teslimiyet gibi alanları da içerdiğinden varlığın ilerlemesi için şifalandırılması gereken temel çakralardandır. Kök çakraya göre daha ince titreşen bu çakranın metafizik rengi turuncu, ilişkili olduğu duyu tat duyusudur. Böbrek üstü bezleri, östrojen, üriner sistem, yumurtalık, rahim, prostat, erbezleri, böbrekler, alt sırt-bel-sakral bölge, kan şekerinden sorumlu olup, duygusal aura ve su elementi ile bağlantılıdır.
 

 KARIN / GÖBEK /  MİDE / GÜNEŞ SİNİRAĞI ÇAKRASI: Solar Pleksus adı verilen bu çakra, pankreas ve bezleri, karaciğer, sindirim sistemi, ince bağırsak, mide, dalak, safra kesesi, insülin salgısı, sırtın orta kısmı, merkezi sinir sistemiyle ilişkilidir. Rengi sarı olup, ateş elementi, zihinsel aura ve görme duyusuyla ilişkilidir. Kökte miras ve orjinimizle bağımız, hara çakrasında kendimizle ve karşı cinsle olan ilişkimiz daha sofistike olan karın çakramızla beraber daha komplike ve çoklu sistemlere ( ikili ilişkiler, arkadaşlar, iş, çevre, toplum, sosyal ilişkilere ) taşınır. İrade gücünü, bağlılığı, sabrı, cesareti, eyleme geçme gücünü, sofistike egoları, sindirimi, öfkeyi ve tüm zihinsel süreçleri yöneten bir dönüşüm-dinamo merkezidir. Gücün, iktidarın veçheleri ve kullanımıyla ilgili tüm süreçler ve karma gibi alanlar için anahtardır. Aynı zamanda üst ve alt çakralar arasındaki köprü-iletişim merkezidir.
 

 KALP ÇAKRASI: Ellerin de bağlı olduğu şifanın merkezi diyebileceğimiz bu çakra iki göğsün tam ortasında bulunur. Üst / manevi 3 çakra ve alt / maddi 3 çakra arasındaki köprü / rehber / tercümandır, bu nedenle sağlıklı çalışır olması çok önemlidir. Tüm şifa çalışmalarının merkezinde nihai olarak kalp çakrasında demirleyebilmek ve açılma niyet edilir. Kalp çakrası, çakra sistemimizin merkezi, insan potansiyelinin özünü taşıyan sevginin anahtarı ve dönüştürücüdür. Başka bir deyişle simyanın özü kalp çakrada konumlanır. Yüksek çakralara açılan kapı olarak kalp çakrası tüm negatif ve pozitif duygular, korku ve sevginin tüm veçheleri, denge ve uyuma bağlı tüm alanlarla ilişkilidir. Akciğerler, kalp, kan basıncı, dolaşımı, sırtın üst kısmı, hücresel yapı, istemsiz kaslar, timus bezi, bağışıklık sistemi, alerjiler, kollar, eller, deri / cilt kalp çakrasına bağlıdır. Rengi yeşil, pembe ve altın sarısı olabilen kalp çakrası ruhsal aura ile, dokunma duyusu ve hava elementiyle ilişkilidir. Kalbin kendi bilinci ve gözleri vardır, karanlık uğultuda gönül gözüyle görüp işitmek için her koşulda kalpte merkezlenmek, ona dönebilmek esastır. Kalp beyinden çok daha fazla elektromanyetik dalga yaymasıyla da çok özel bir merkezdir.
 

 BOĞAZ ÇAKRASI: Turkuaz mavisi, duyma ve spiritüel aura ile ilişki olup, köprücük kemiğinin yukarsında gırtlak bölgesinde (erkeklerde adem elması) bulunan bu çakra, iletişim ve ifadenin merkezi aynı zamanda yüksek bilince açılan bir köprüdür. Kendini gerçekleştirme, şifa, dürüstlük, değer, öfke-isyan, içedönüklük-dışadönüklük, esneklik, akış, entelektüel düşünce, sanat, hitap, yaratıcılık ve üst düzey ifadelerden aynı zamanda denge, zihin-beden birlikteliği ve uyumdan sorumludur. Tiroid bezi, gırtlak, çene bölgesi, boyun-ense, bademcikler, yutak, solunum sistemi, akciğerler, ses telleri, nefes, kulaklar, sinüsleri yönetir. Boğaz çakrası varlığın ifade ve dışa vurum alanıdır.
 

 ALIN ÇAKRASI: 3. Göz adı da verilen bu çakra, iki kaşın ortasından bir miktar yukarda ve kafanın arkasına doğru yer alır. Kozmik aura, sezgi ve ışıkla ilişkilendirilen bu auranın rengi çivit mavi / indigo olup, 5 duyu ve fizik dışında kalan tüm alanları kavramamızdan, spritüel alanla olan bağımızdan, ilham, meditasyon, şifa, sezgi, rüyalar, kehanet, imgeleme, hayal gücü, astsal düzlem, içgörü, denge-uyum, yüksek zihinsel süreçler, kavrama, odaklanma ve resmin tamamıyla bağlantılı olarak görme gibi alanlardan sorumlu olduğu gibi, derin bağımlılıkların şifalandırılmasıyla da ilgilenir. Aynı zamanda epifiz bezi, gözler, kulaklar, burun, beyincik, otonom sinir sistemi, hipotalamus ve endokrini yönetir. 3. Gözü birden geliştirmek ya da hemen açmak üzerine odaklanan -alt çakra sıkıntıları yaşayan çalışmalar- sayısızdır, fakat alt çakralar ihmal edilerek yapılan, zamanından önce, farkındalıktan yoksun, dengesiz ve baskıyla açılan bir 3. Göz, işlevine de yapıcı ve yükseltici olarak değil, yıkıcı ve korku veçheleriyle negatif olarak güçlenmiş ego yolunda devam edecektir. 3. Göz diğer tüm çakralar sağlıklı ve dengeli biçimde uyumla çalıştığında zaten doğal sürecinde kalp gözü rehberliğinde açılır ve işlevine de dengeli, bütünsel, sağlıklı olarak devam eder. 3. Gözden önce halletmesi gereken şeyler olanlara 3. Gözün gerçek rehberliği ve kaldıramayacağı gücü zaten ulaşmaz. Alın çakrası kendini gerçekleştirmenin de merkezidir.



 TEPE / TAÇ ÇAKRA: Bin yapraklı lotus olarak da adlandırılan, başın tam üstünde, bebeklere bıngıldak dediğimiz (hafifçe şişkin duran ve doğumdan çok kısa bir süre sonra kendiliğinden düzleşerek kapanan) bölgede yer alan bu çakra, bizim ilahi bilgiyi aldığımız merkez olarak ilk olarak kapanan ve inisiyasyonda ilk açılan ve en yüksek frekansta, en ince titreşen çakramızdır. Tepe çakra ışıması, tüm sistemin toplamı, dengesi, yoğunluğu olan ve baş üstünde hale olarak betimlenen de bir ışımadır. Bu merkez ne kadar sağlıklı ve dengede çalışıyorsa, çakra sistemine auradan o derece saf, temiz bilgi alırız, dengeli bir şekilde dualite, madde alemi, kişisellik ve ego hükümdarlığı dönüşür, birlik, bütünsellik ve manevi alem içinde eriyerek hizmete girer. Rengi beyaz ya da menekşe mor olan bu çakra nirvanik aura, vecd hali ve aşkın bilinçle ilişkilendirilir. İlahi kaynak, öz, yaratan güç / varoluş, spritüel duyumsama, aydınlanma, denge, bilgelik, farkındalık, birlik-bütünlük hissi ve sınırsız sonsuz kozmik sevgi / bilinç anlayışıyla ilişkili olup, tüm şifa uygulamaları için de özel önemi olan tüm elementlerin birleşimi olan, kendini tanıma / bilme ve olmayla ilgili olan çakramızdır. Taç çakra, merkezi sinir sistemi, beyin, beyincik, omurilik soğanı, baş, saçlar, hipofiz bezi, Rna, Dna gibi alanları yönetir. Taç çakra her bilinç seviyesi artışı yani birleme-bütünleme ve çözülmeyle biraz daha etkinleşir, biz bunu anlık bir aydınlanma hali olarak hisseder ve bu bilgiyi farkındalıkla yaşamımıza entegre etmeye çalışırız.













































.